Huzurevi ve yaşlı bakımevlerine olan ihtiyaç her geçen artarak devam etmektedir. Özellikle Büyük kentlerde bu oran daha yüksektir.
Ülkemizde yakın zamana kadar, toplam nüfus içindeki oranı yüzde 5’in üzerine çıkmamış olan yaşlı nüfusun oranında önümüzdeki yıllarda önemli artışlar olacağı beklenmektedir. Nüfus yapısında yakın zamanda gerçekleşmesi beklenen bu değişmeler, yaşlılara yönelik mevcut politikaların gözden geçirilmesi gerektiğine işaret etmekte ve yeni politikaların geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Türkiye’de yaşlıların önemli bir kısmı sosyal güvenceden yoksun bir şekilde yaşamlarını sürdürmek durumundadır. Sosyal güvencesi bulunanlar ise yapılan ödemelerin ve hizmetlerin yetersizliğinden şikâyetçidir.
Bu nedenle sosyal güvenlik sistemimizin gerek nitelik gerekse de nicelik olarak geliştirilmesi gerekmektedir. SHÇEK’na bağlı huzurevleri ve yaşlı bakım merkezleri coğrafi olarak ülke düzeyine yayılmıştır. Ancak, fonksiyonel geniş aile yapısının korunduğu küçük illerdeki kuruluşların atıl kaldığı, buna karşın, özellikle batı bölgesinde ve metropollerde bulunan huzurevlerinin tam kapasite ile çalıştığı hatta çok sayıda yaşlının sıra beklediği görülmektedir. Bu nedenle, huzurevlerinin mümkün olduğunca, büyük kentlerde, sağlık kuruluşlarına ve kent merkezlerine uzak olmayan, kent içi ulaşımdan yararlanabilecek alanlarda kurulması gerekmektedir. Bu kuruluşların kapasitesi 60- 100 arasında olmalı, tek ya da en çok iki kişilik, banyolu ve tuvaletli yatak odaları ile diğer sosyal alanları bulunmalı, hem optimal verimliliği sağlayacak, hem de yaşlıları sıcak bir ortamda huzurlu kılacak şekilde yapılandırılmalıdır.
SHÇEK’na bağlı su anda sadece Ankara, İstanbul, İzmir ve Çanakkale’de faaliyet gösteren yaşlı dayanışma merkezleri yaygınlaştırılmalıdır. Yaşlıların kendilerini pasif ve yeteneklerini yitirmiş görme eğilimlerinin ortadan kaldırılmasında sosyal sigorta, sosyal yardım ve sosyal hizmet uygulamaları yeterli değildir. Bu nedenle yaşlıları sosyal etkinliklere alıştırma ve yaşama uyum sağlama yeteneği kazandırmak üzere yeni eğitim yöntemleri geliştirilmelidir. Bu doğrultuda geliştirilecek eğitim yöntemleri ile yaşlıların boş zamanı yaratıcı kullanmaları veya yeni teknolojilere uyum göstermeleri sağlanılabilir. Ayrıca yaşlılar eğitilerek yarım günlük işlere yerleştirilebilir ve böylece toplumsal yaşamda üretici konumu gelmeleri sağlanabilir.