Yaşlılık Ne Zaman Başlar ?
“Yaşlı kimdir“, “yaşlılık ne zaman başlar” sorunlarını tek bir tanımla cevaplamak doğru değildir. Emeklilik, sigorta, planlama konularında yaşlılığı belirlemede istatistiki yöntemler kullanılır. Demografik çalışmalarda ve analizlerde; sosyal politikada istatistiki bilgiler gerekli olmakla birlikte, tek, tek yaşlının durumunu açıklamada yetersiz kalmaktadır. Çünkü bedensel yaşlanma ile zihinsel ve ruhsal yaşlanmanın gerçekleşme hızı ve zamanı oldukça farklıdır.
Yaşlı kimse tanıyan herkesin deneyimi, gerçekte iki türlü yaşlarıma olduğunu göstermektedir. Birçok ülkedeki bilimsel incelemeler bu yargıyı pekiştirmektedir. Başka deyişle beynin kimi kesimleri yaşlanma sürecine uğramamakta, kimi kesimleri otuz yaşlarında kesinlikle yaşlanmaya başlamaktadır.
Yaşlılıkla ilgili birçok çalışmada yaşlı tanımı kronolojik olarak yapılmaktadır. Gelişmiş ülkelerin önemli bir kısmında emeklilik yaşı olan 65 yaş, çalışmalarda yaşlılığın başlangıcı olarak kullanılmaktadır.
Birleşmiş Milletlerin yaşlılıkla ilgili yayınladığı raporlarda yaşlanma kronolojik olarak 60 yaştan başlatılmaktadır.
Dünya Sağlık Teşkilatı’nın 1963 yılında yaşlıları sağlık sorunları konusunda düzenlediği seminerde yaşlanma kronolojik olarak üçe ayrılmıştır.
yaşa göre yaşlılık
– Orta yaşlılar (45, 59 yaş)
– Yaşlılar (60, 74 yaş)
– Kocamışlar (75 + yaş)
Görüldüğü gibi 60 yaşın üzerindekiler yaşlı sayılmaktadır. Ancak yaşlılığın ne zaman başladığı konusundaki tartışmaların son bulmadığı görülmektedir.
Canlı oluşumundaki yaşamın bitimine kadar süren yaşlanma bölümlere ayrılarak incelenmektedir. Buna göre yaşlanma beş bölüme ayrılmaktadır.
– Moleküller Yaşlanma
– Hücresel Yaşlanma
– Doku ve organ yaşlanması
– Kişisel Yaşlanma
– Toplumsal Yaşlanma
Yaşlanma gelişimi başlangıcından itibaren ortaya çıkan bir olgudur.
Öte yandan yaşlılık olayının ve bununla ilgili toplumsal ekonomik konuların incelenmesinde nüfusun 0-14, 15-64 ve 65 + yaş kümelerine ayrılması çalışmalara kolaylık sağlamaktadır. Ama yaş grupları bakımından nüfusun yapısı, niteliği toplumsal, ekonomik, demografik inceleme ve karşılaştırmalarda kullanılmaktadır.
Yaş aynı zamanda bir gruplaştırma ölçütüdür . Bu topluluğun üyelerinin yaşlarına göre kümelenmesiyle yaş sınıfları meydana gelir. Tüm toplumlarda üyelerden bazısının yaşlı sayılması, toplumdaki diğer yaş gruplarından farklı statü ve davranışlara sahip olmalarından kaynaklanır. Bu statüyü kazanabilmenin temelinde zaman ölçüsü kronolojik yaş yaşam dönemi ya da yaşla birlikte kendilerini “Yaşlı” sayan çağdaşlarıyla bir yaşta olma, fiziksel güçte zayıflama vb. konular yer alır. Ancak yaşlı sayılanlar bir toplumdan diğerine temelde çok değişiklikler gösterirler.
Yaşlılara özel rollerinin yorumunda toplumlar arasında büyük farlılıklar olduğu halde, genelde görülen odur ki yaşlılıkta hareketliliğin azalması yönünde değişme, daha fazla danışma ve denetime ihtiyaç duyma, fiziksel çabadan çok mental çaba gösterme, ekonomik üretimden çok ait olunan gruptan bakım talep etme yönünde eğilimler artmaktadır .
Tüm toplumlarda sağlıklı ve uzun yaşamın değeri vardır. İnsan bedeni ile ilgili efsane ve diğer folklor ürünlerinde yaşam uzunluğuna ilişkin temalar yer alırlar. Örneğin Taoist felsefe ve pratikte ölümsüzlüğe ulaşmak için diyet, jimnastik ve solunum egzersizleri ve seksüel disiplinleri içine alan uygulamalar yer almaktadır .
İnsanlık tarihi boyunca yaşlanmayı durdurma ve engellemeyi sağlayacak çalışmalar, yapılmışsa da bu biyolojik süreci geri döndürmek mümkün olamamıştır. Yaşlanma canlı varlıkların bir işlevi sayıldığına göre, yaşlanmanın durdurulması, ebedi gençliğin sürdürülmesi demek yaşamın ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir (Kayahan, 1966).
Özetle, yaşlanmayı açıklamada hangi yollar denenirse denensin, yaşlanmayı durdurmak, ya da tersine çevirmek mümkün olamamaktadır. Günümüzde yaşlanmayı yavaşlatma çalışmalar yapılmaktadır. Yaşlılık ile ilgili gelişmeleri yakından izleyen uzmanlar en çok ilgi gören konunun tedavi ve kullanılan ilaçlar olduğunu söylüyorlar. Bir hastalık olarak ete alınan yaşlılıkta tedavi mümkündür. Ancak çeşitli doktorlarla işbirliği yapıp özenle tedaviye devam etmek gerektiği ileri sürülmektedir.
Özellikle üzerinde durulması gereken konular; genel yaşlanma, beyin yaşlanması ve hafıza, cinsellikte yaşlanma, cilt yaşlanması, sağlıklı yaşamdır.
Yaşlılık sorunu her şeyden önce tıbbi ve toplumsal bir nitelik taşımaktadır. Bu konuda var olan güçlükleri yenmek için yaşlanmaya ilişkin koruyucu tıp konuşuna daha da önem verilmelidir. Gerontolojinin ana sorunlarından biri yaşlanmanın sebep olduğu değişimlerle hastalıktan kaynakların değişimlerini nasıl ayırt edileceğidir. Bu konuda güçlükleri yenmek için, yaşlanmayla ilgili koruyucu tıbba daha çok önem verilmelidir.