Yaşlılık ve sosyal güvenlik



Yaslılık sigortasından yararlanma koşullarının kolaylaştırılması, geçerli uygulamalarının yaygınlaşması vb. gibi erken emekliliği özendiren ya da erken emekliliğe yönelten başka etkenler de sosyal güvenlik harcamaları yükünü çoğaltmaktadır.

Söyle ki; yasadığımız dönemde ivme kazanan teknolojik gelişmeler, çalışma koşullarını sürekli ve köklü biçimde değiştirmektedir. Yıllarca geçerli olan meslek formasyonlar değerlerini hızla yitirebilmekte, yeni teknolojiler ya da çalışma koşulları yeni bilgi ve becerilerle donatılmış işgücüne olan gereksinimi çoğaltmaktadır. Oysaki; işyerlerinde insana yönelik yatırımlar çalışanların yaşlarına endekslenebilmektedir. Emekli olabilecekleri varsayılarak, göreli olarak yaslı görülenler, işyerlerinde yaratılan meslek içi eğitim fırsatlardan yeterince yararlanamamaktadırlar.

Bu alanda kamusal ya da yarı kamusal kurum ve kuruluşlar tarafından sunulan hizmetlerin yetersizliği ve gerekli motivasyonun yaratılamaması nedeniyle, göreli olarak yaslı sayılan kesim yeni meslek formasyonlarına sahip kılınamamaktadır. Özellikle kalifiye ya da yarı kalifiye işgücü arasında daha da belirgin olarak yaşanılan bu yas ayrımcılığı nedeniyle bireylerin, kendilerinden daha genç yaslarda olanlarla rekabet edebilmeleri neredeyse olanaksızlaşmakta, is performansları giderek düşmekte ve bu yolla çalışma yasamı dışına itilmektedirler.

Özel sigorta uygulamalarının yaygınlaşmasının da, erken emekliliği özendirerek sosyal güvenlik harcamalarının çoğalmasına yol açtığı savunulmaktadır. Bu yolla erken yaslarda bir ek gelir güvencesine kavuşulabildiği, bu yüzden de çalışma yaşamında yer alma gereksiniminin azaldığı ileri sürülmektedir. Eklemek gerekir ki bu düşünceler, daha çok özel sigorta uygulamalarının geliştiği ülkeler için geçerlidir. Sosyal güvenlik sistemlerinin kapsam ve içeriğindeki gelişmelerin, yaslı kesime yönelik sosyal politikalar üzerindeki etkileri gelişmiş ülkelerde daha da belirgin olarak gözlenmektedir. Ancak, savaşlar ya da göçler nedeniyle parçalanan aileler, yoksulluk, sakatlıklar, hastalıklar, sağlık hizmetlerinin kapsamındaki sınırlılıklar ve düzeyindeki yetersizlikler vb. gibi nedenlerle yaslı nüfusun bakım, gözetim ve bir gelir güvencesine sahip kılınma zorunluluğu gelişmekte olan ülkeler yönünden de önem taşır.